1 Şubat 2011 Salı

Operating Altitude nam'ı diğer çalışma yüksekliği

Bir ürün kullanmadan önce klavuzunu okuma alışkanlığım vardır aslında ama nedense bu spec IBM SAN switch klavuzunu okurken dikkatimi çekti.Bana da ilk başta göründüğü gibi, çoğunuza son derece gereksiz ve atmasyon bir bilgi gibi gelecektir. Az buz değil, yaklaşık 4000 m yüksekliklerden bahsediliyor,aşağı yukarı Erciyes'in yüksekliği kadar.Türküz ya, ilk önce aklıma "ne yani bu kadar yükseklikte mi çalıştırdılar bu switchi" gibi abuk düşünceler gelmedi değil. Bu kısıtlamalar haliyle bileşenlerden, elektronik devre elemanlarından ya da diğer donanımlardan kaynaklanıyor. Mesela HDD'lerin yazma okuma kafası ile metal disk yüzeyi arasında, bu kafayı deyim yerindeyse kaldıran,disk yüzeyi üzerinde kaymasını sağlayan çok ince bir hava tabası mevcut.Yükseldikçe azalan hava miktarı ve buna bağlı olarak azalan kaldırma kuvveti nedeniyle disk kafası disk yüzeyine zarar verebilecek kadar yaklaşabiliyor.Bu da bugünün neye yarayacağı belirsiz blog girdisi olsun,dağcılık-paraşütle atlama gibi merakı olanlarınız yoksa tabi.

15 Ocak 2011 Cumartesi

tivibu mu, eziyetbu mu? playhouse alacağın olsun

Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş,malum ttnet'ten yana ağzım daha önce yurdum insanının ttnet abonesi %80 i gibi yanmıştı ama bu sefer pek seçme şansım yok,Serhan'ın sevdiği çocuk kanalı digiturk dışında ttnetin eziyetbu servisinde yayınlanıyor.Bu vesileyle istemiye istemiye ve 5. dk 'da pişman olarak tivibu abonelik işlemine başladım, 4 saat geçti hala aktivasyon bekliyorum. Sinirimi de çağrı merkezinden çıkardım fazlasıyla,en azından canı sıkılan tek ben olmayayım. En kısa zamanda superonline'a geçme fikri biraz daha kuvvetlendi. Tebrik ediyorum ttnet,fatura göndermekten başka düzgün yaptığın bir iş yok.

3 Ocak 2011 Pazartesi

Open-source ama kime open-source

Geçtiğimiz ay hakkında en fazla konuşulan konulardan biriydi, OpenBSD kaynak kodunda FBI arka kapısı olup olmadığı.Bu kaydın amacı var mıydı yok muydu tartışmasına girmek değil.Bu son olay da gösteriyor ki,"açık kaynak kod daha güvenilirdir" klişesi yanılsamadan ibaret.İşin içine binlerce hatta milyonlarca satır kod girince kaynağın okunabilir olup olmaması hiç de önemli olmuyor.Sanırım herkeste "amaan mutlaka birileri kodu gözden geçiriyordur,güvenli olmasa binlerce insan kullanır mı" gibi bir rahatlama var :D Ama 2-3 paragraflık bir e-mailin ardından kodu geliştirilenler dahi rahat edemeyip,deyim yerindeyse işkillenip kodu gözden geçirme-kontrol etme ihtiyacı duyuyorsa söylenecek çok şey kalmıyor. İşin daha da komik yanı söylentinin ardından yapılan bu kod incelemesinde birkaç "bug" tespit edilmiş. Açık kaynak kodlu projelerde mutlaka ekipler halinde geliştiriliyordur fakat farklı dilleri konuşan,farklı kıtalarda farklı kültürlerden insanların oluşturduğu bu ekiplerin standart haline gelmiş uygulama geliştirme süreçlerine uygun kod geliştirdiklerini de pek düşünmüyorum."Tü-kaka Microsoft","Yaşasın açık-kaynak uygulama" pankartlarını ellerinden düşürmeyenler acaba kullandıkları uygulamalarda bir tek satır kodu kontrol etmiş midir? Yoksa güvenlik alanında daha fazla tercih edilen bu uygulamalar da bir yandan güvenlik zaafiyetlerini bulup analiz ederken saman altından bu bilgileri 3. kişilerin emrine sunuyor mudur? Biraz paranoya her zaman iyidir